6)İMPARATORLAR KULÜBÜ
Çok güzel bir
filmdi. Çok şey anlattı. Birçok şey vurguladı: dostluk, arkadaşlık, dürüstlük,
erdemli davranma, iyi öğretmen olma vs. ama bence en vurgulananı dürüstlüktü. Kendine karşı, ailene
karşı, diğer insanlara karşı, dünyaya
karşı dürüstlük. İnsanları kandırabilirsin ama özünde zarar gören sensindir. Bu
yüzden dürüst olmalısın, dürüst olmak acı olsa bile! Eğer bir şeyleri
beğenmiyorsan ya da değiştirmek istiyorsan, bunu üzerini örtmeye çalışarak
değil, mücadele ederek değiştirmeye çalışmalısın. Üzerini örterek kendini ve
başkalarını kandırdığın şey, gün gelir daha büyük bir problem olarak çıkar
karşına.
Kahramanımız
olan öğretmenin, güzel bir tarih öğretme yöntemi vardır. Tarih sınıfına astığı
tablolar, öğrencilere ezberlettiği imparator isimleri, öğrencilere giydirdiği
eski Yunan kıyafetleri ile onlara tarihi yaşatmaya çalışır adeta. Hem okulda
hem yurtta öğrencilere disiplini ve saygı duymayı öğretirken, derste de onlara öğrenme şevkini aşılamaya çalışır. Yeni yılda sınıfına gelen yeni öğrenci –ki
film çoğunlukla bu öğrenci ile öğretmen arasında yaşananları ele alır- bir
senatör çocuğudur ve kendini beğenmiş sorunlu bir tiptir. Öğretmene karşı ukala
davranır. Kuralları pek takmaz. Zamanla sınıftakileri de kendine benzetmeye
başlar. Öğretmen, öğrencinin babasıyla görüşür. Ve aslında öğrencinin sorunlu
olmasının bir sebebinin de babası olduğunu farkeder. Öğrenciyi arayan babası,
onunla uğraşacak vaktinin olmadığını bu yüzden sorun çıkarmamasını söyler.
Öğrenci bu ikazdan sonra biraz yumuşar. Öğretmenin ilgi ve alakası ile kendini
düzeltmeye çalışır. Ne yazık ki sorun öğrencinin ailesi ve sosyal konumundan
neşet ettiği için, kesin bir düzelme olmaz. Bunu da Sezar Yarışması’nda kopya çekmesinden anlıyoruz. Oysa öğretmeni, o bu yarışmaya katılabilsin diye notunu
yükseltmişti. Çünkü onun çabalarını görüp düzelebileceğini ummuştu. Yıllar
sonra yapılan Sezar Yarışması’nda artık bir yetişkin olan öğrencinin, yine
kopya çekmesi, öğretmeni çok şaşırtmamış olsa bile yine de üzer. Çünkü bir
öğretmen olarak, öğrencisini daha iyi birisi yapamamış olmanın ızdırabını
duyar. Oysa eğitim, sadece okul ortamında verilen değildir. İnsanlar, hayatta
yaşadıkları her şeyden bir şeyler öğrenirler. Aile, okul, çevre hep bir şeyler
katar insana. Öğretmenin en büyük pişmanlığı ise, yarışmaya katılabilecekken,
sorunlu öğrencinin puanını yükselttiği için yarışmaya katılma hakkını elinden
aldığı öğrencisidir. Hatasını kabul edecek kadar cesurdur öğretmen. Ve dediği
gibi, eğer hata yapmamışsak, kayda değer bir şeyler yaşamamışız demektir.
Hayatın gerçekliğini çok iyi yansıtabildi
film. Alışılmışın dışında bir sonla bitti. Güzel dersler verdi. Sevdiğim
filmler arasına girdi çoktan.
FİLMDEN ÇIKARDIĞIM DERS: İnsanlar iyi işler için çabalarken hatalar da yapabilir tabi. Önemli olan bu hatalara bakıp vazgeçmek değil, ders çıkarıp devam etmektir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder